Entresan
değil midir? Bütün hafta boyunca hazırlığa rağmen sporcu veya takımlar günüde
olmadığı için maçı kaybederler. Peki o kadar çalışmanın bir önemi yok mudur?
Eksik olan nedir? Daha başka yapılması gereken işler nelerdir?
İşe erken
geldiği halde kendini toparlayamayan, bir türlü yapacaklarına odaklanamayan,
ayılmak için fincan fincan kahve içen çalışanlara ne demeli.
Çok
çalışmaktan konsantre olamayan, hayatı işle geçen fakat bir türlü uyuyamayan,
yatakta bile iş gören, tatillerde kendini bir türlü tatile veremeyen ne kadar
çalışan, yönetici, patron vardır dersiniz? Önemli
kararlar vermek için gün bulamayan, verdiği kararları bir türlü içine
sindiremeyen, karar vermek için çok zorlanan, iş stresi yüzünden sağlığı
tehlikede olan yöneticiler gününde olmanın neresindeler acaba?
Yoksa
gününde olmak bazı “Süpermen” veya “süpergirl”lere kısmet olan, bir durum mudur?
Ya da piyango gibi bazı şanslı insanlara vuran bir ödül müdür?
Gününde
olmak, her kim performans gerektiren iş yapıyorsa ki, bunlar ister sporcu, iş
insanı, yönetici, aktör, öğrenci, ev kadını, berber vs olsun; herkesin işini
iyi hatta mükemmel yapmak için öğrenmesi ve alışkanlık haline getirmesi gereken
en önemli kazançlardan birisidir.
Gününde
olmak bir duygu durumudur ve öğrenilir. Olimpiyat sporcularına, aktörlere,
müzisyenlere veya doktorlara verilmiş özel bir hak değil, çalışarak kazanılan,
geliştirilebilen bir durum ve alışkanlıktır. İşlerin daha
verimli ve amacına uygun olarak yapılabilmesi için bir ön koşul ve
gerekliliktir gününde olmak.
İnsan
gününde olduğunda her şey doğaldır. İş yapmak için ilave bir enerjiye veya güce
ihtiyaç duymaz. Enerji oradadır. Kaygı ve endişe yoktur. Her şey haz üzerine
kurulmuştur. Kazanmak ve kaybetmek, yarışmak veya geçmek diye bir şey yoktur.
Zaman olarak an’ı yaşar. Ne gelecek, ne de geçmiş önemlidir kişi için. Yalnızca
istek ve işi büyük bir iştahla yapmak vardır.
Gününde
olduğunda insan, huzurlu ve bir dinginlik içindedir. Konsantrasyon yoğundur. İç
sesler yoktur ve hatta düşünce dahi yoktur. Kişi otomatik olarak hareket eder.
Uyarılmış düzeyi optimumdadır. Algı kanalları her yönüyle açıktır. Olumlu duygu
içerisindedir. Sezgileri ile hareket eder. Akıl burada sezgilerin emrindedir.
Kişi dış seslere ve görüntülere kapalı ve yalnızca yaptığı işe odaklanmıştır.
İşte böyle
bir durumdur günüde olmak. Böyle durumda birey yaratıcı, yüksek performans
içinde ve ileri derecede motive olmuştur ve verimlilik düzeyi yüksektir.
Öğrenilebileceğini
söylemiştik. Bunun için bu durumu oluşturan şartları bilmek ve istenilen
durumlarda yeniden o duygu durumuna girebilmeyi geliştirmek gerekir. Bunun içinde
ne zaman en iyi ve verimli saatinizi bulmanız gerekecektir. Daha önce bu duruma
girdiyseniz ve yaşadıysanız neler olmuştu hatırlayın. Zihinsel, duygusal ve
fiziksel açıdan hangi durumdaydınız? Neler yapmış, hissetmiş, düşünmüştünüz?
* Bunun için
önce kaslarını rahatlatmanız gerekecektir. Gergin veya gevşek kaslarla gününde
olamazsınız. Kaslarınızın optimum uyarılmaya ve rahatlamaya ihtiyacı vardır.
Yani ne gergin nede gevşek olmamalısınız.
* Zihniniz yalnızca ana odaklanmalı ve
yapacağınız iş dışında başka hiçbir şey sizi ilgilendirmemelidir.
* Yapacağınız
işi yalnızca en iyi ve doğru şekilde aşkla yapmak istemelisiniz.
* Aklınızda
kimseye bir şey ispat emek, birilerine gününü göstermek, öç almak vs asla
olmamalı. Yüzde yüzünüzü vermeli ve sürece odaklanmalısınız. Ne daha önce
yaptığınız bir iş veya işin sonu ne olacak gibi hiçbir kaygı olmamalı
kafanızda.
* Kendinizi rahat bırakmalı ve olana bırakmalısınız kendinizi.
* Kazanmak
veya kaybetmeye son vermelisiniz. Kazanmak ve kaybetmenin ötesine geçmelisiniz.
Başarı, başarısızlık olmamalı.
Sadece yapmak istemeli ve yapmalısınız, ne
yapacaksanız!
* Bulunduğunuz
yer ve konum sizin en önemli yeriniz olmalı. Orada olmaktan büyük haz
almalısınız. Almak için değil vermek için orada olmalısınız.
* Beklentileriniz
minimum olmalı ve sadece o anı yaşamalısınız.
Sonuçta ne
mi olacak? Yaşayın ve görün.
Gününde olacak, kendi gücünün yüzde yüzünü verecek,
içinizde hiç korku olmadığı için son derece doğal olacak ve ne yaparsanız yapın
keyif alacak ve yaptığınız iş çok bereketli ve verimli olacak. Sizi izleyenler
sizden ilham alacak ve size imrenecektir.
Belki bu
durumda her zaman kazanan olmayacaksınız fakat kaybetseniz bile içiniz rahat
olacak. Fakat kazanma sansınız çok ama çok yüksek olacak ve başarı denen şey
size ödül olarak verilecektir. Siz başarıya giden ve onu kovalamayan
olmayacaksınız. Siz kendinin ve yaptığı işin efendisi durumuna geleceksiniz. Gerektiğinde
bunu yapmakta ustalaşacak ve bunun ustası haline gecesiniz. Gün geçtikçe daha
da ileri gidecek ve saygınlığınız her açıdan artmış olacak.
Kendinize
gelmek ve üretmek için kahvelere, özel terapi seanslarına, kavgalara, yastık
savaşlarına, gece yarılarına kadar oturmaya, içkiye, ilaçlara, enerji veren
bilmem nelere, ihtiyacınız kalmayacak, bir beyniniz, olağanüstü derecede
yaratılmış bir bedeniniz ve hormonlarınızı hatırladığınız sürece siz hep kazanan
olacaksınız.
Pro. Dr.
Turgay Biçer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder