4/04/2015

Dinlemenin Erdemi...


Yıllar önce eğitim için gittiğim Amerika- California Üniversitesinde Kızılderililer günü birlik pazar kurmuşlar, kendi ürünlerini satıyorlardı. 

Bende birkaç deri parçası, bir mavi boncuk ve birkaç tüy iliştirilmiş olan; adına “Talking Stick denilen, 10 cmlik bir bu çubuğu ilginç bulmuş, 8.50 $ vererek almıştım.
bizim çadırlarda bunu alan konuşur” dedi; 
peki ya diğerleri?.” dediğimde, 
onlarda dinleme erdemi gösterirler” 
demişti.  
Bu sözden etkilenmiş ve çubuğu almıştım. Çoğu kez çubuğu kendi eğitimlerimde de kullandım..
 
Dinlemenin nasıl bir erdem olduğunu sorguluyorum:Hem davranış bilimleri ile uğraşıp hem de yıllarla birlikte olgunlaşmaya başlayınca, dinlemenin ne kadar kıymetli bir beceri, yetenek ve olgunluk olduğunu nihayet anladım. 
Oysa bugüne kadar konuşmanın daha önemli olduğuna tanık olmuştum. Konuşabiliyor, sorgulayabiliyor, emir verebiliyor, insanlara ne kadar tepeden bakabiliyor ve hatta ne kadar gizemli görünüyorsan o kadar değerli ve önemlisindir. Özellikle büyük mevkilere gelmişsen, adının önünde unvanların varsa - istisnalar hariç- o kadar sözü dinlenen ve özel ihtimam gösterilen birisi olursun..

Daha geçen bir gün arkadaş meclisinde bir arkadaş bana merakla benim meslekten sorular yöneltti. Ben daha ağzımı açmadan diğer arkadaşlarım olayla ilgili döktürmeye başladılar. Bende hayretle onları dinlemeye başladım. Birisi çıkıp ta “yahu arkadaşlar burada uzmanı var neden onu dinlemiyoruz ki” bile demedi...

Bazen eğitime gittiğimde kurumlarda yemek esnasında veya aralarda bazı yöneticiler bana soru sormak, bilgilerimi almak ve beni tanımak yerine, benim konumun ne kadar hâkimi olduklarını bana anlatıp dururlar. Hatırlarım bir eğitimde yemek yerken canım sıkılmış ve çağıran şirket yöneticisine “ bence eğitimi siz vermelisiniz; bana verdiğiniz parayı sokağa atıyorsunuz” demek zorunda kalmıştım..
 


Son zamanlarda insanların birbirlerini dinlemede sorun yaşadıklarına daha çok tanık oluyorum. O kadar çok hata yakalıyorum ki örneğin: Dinlermiş gibi görünenler, saplantılı dinleyenler, hata bulmak için dinleyenler, sürekli savunma yaparak dinleyenler, taklitçi dinleyenler ve işine geleni dinleyenler. 
 
Bir de gerçekten karşısındakini öne çıkarıp ne dediğini anlamaya çalışanlar var. Bu insanları görünce gözlerim parlıyor; doğal olarak saygı duymaya başlıyorum. Bu insanlar gerçekten karşısındaki kişiye odaklanıyorlar. Ona sorular soruyorlar, gerçekten anlamaya çalışıyorlar, ön yargısızlar. Yeri geldiğinde de gerçekten konuşmaya anlaşmaya çalışıyorlar ve asla karşındakinin üstünde bir hâkimiyet kurmak veya karşısındakine gününü göstermek diye bir niyetleri yok; gerek bile duymuyorlar.

İletişim araçlarının hayal edilemeyecek kadar geliştiği bu zamanda iletişim, konuşma ve özellikle “dinleme” becerilerimizin bu kadar körleştiği bir başka zaman da hatırlamıyorum. Korkarım böyle giderse “körler sağırlar birbirini ağırlar” özdeyişini daha çok sık duyar olacağız...

Oysa dinlemek o kadar basit, anlamlı, zararsız ve o kadar da insanı insan yapan önemli bir insanlık kıstasıdır...


Prof. Dr. Turgay Biçer 
www.icerikfabrikasi.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder