Yıllar önce eğitim için gittiğim Amerika- California Üniversitesinde Kızılderililer günü birlik pazar kurmuşlar, kendi ürünlerini satıyorlardı.
Bende birkaç deri parçası, bir mavi boncuk ve birkaç tüy iliştirilmiş olan; adına “Talking Stick denilen, 10 cmlik bir bu çubuğu ilginç bulmuş, 8.50 $ vererek almıştım.
peki ya diğerleri?.” dediğimde,
“onlarda dinleme erdemi
gösterirler”
demişti.
Bu sözden etkilenmiş ve çubuğu almıştım. Çoğu kez çubuğu kendi eğitimlerimde de kullandım..
Dinlemenin nasıl bir erdem olduğunu sorguluyorum:Hem davranış bilimleri ile uğraşıp hem de yıllarla birlikte olgunlaşmaya
başlayınca, dinlemenin ne kadar kıymetli bir beceri, yetenek ve olgunluk
olduğunu nihayet anladım.
Oysa bugüne kadar konuşmanın daha önemli olduğuna tanık
olmuştum. Konuşabiliyor, sorgulayabiliyor, emir verebiliyor, insanlara ne kadar
tepeden bakabiliyor ve hatta ne kadar gizemli görünüyorsan o kadar değerli ve
önemlisindir. Özellikle büyük mevkilere gelmişsen, adının önünde unvanların
varsa - istisnalar hariç- o kadar sözü dinlenen ve özel ihtimam gösterilen
birisi olursun..
Daha geçen
bir gün arkadaş meclisinde bir arkadaş bana merakla benim meslekten sorular
yöneltti. Ben daha ağzımı açmadan diğer arkadaşlarım olayla ilgili döktürmeye
başladılar. Bende hayretle onları dinlemeye başladım. Birisi çıkıp ta “yahu
arkadaşlar burada uzmanı var neden onu dinlemiyoruz ki” bile demedi...
Bazen
eğitime gittiğimde kurumlarda yemek esnasında veya aralarda bazı yöneticiler
bana soru sormak, bilgilerimi almak ve beni tanımak yerine, benim konumun ne
kadar hâkimi olduklarını bana anlatıp dururlar. Hatırlarım bir eğitimde yemek
yerken canım sıkılmış ve çağıran şirket yöneticisine “ bence eğitimi siz
vermelisiniz; bana verdiğiniz parayı sokağa atıyorsunuz” demek zorunda
kalmıştım..
Son zamanlarda insanların birbirlerini dinlemede sorun yaşadıklarına daha çok tanık oluyorum. O kadar çok hata yakalıyorum ki örneğin: Dinlermiş gibi görünenler, saplantılı dinleyenler, hata bulmak için dinleyenler, sürekli savunma yaparak dinleyenler, taklitçi dinleyenler ve işine geleni dinleyenler.
Bir de gerçekten
karşısındakini öne çıkarıp ne dediğini anlamaya çalışanlar var. Bu insanları
görünce gözlerim parlıyor; doğal olarak saygı duymaya başlıyorum. Bu insanlar
gerçekten karşısındaki kişiye odaklanıyorlar. Ona sorular soruyorlar, gerçekten
anlamaya çalışıyorlar, ön yargısızlar. Yeri geldiğinde de gerçekten konuşmaya anlaşmaya
çalışıyorlar ve asla karşındakinin üstünde bir hâkimiyet kurmak veya
karşısındakine gününü göstermek diye bir niyetleri yok; gerek bile duymuyorlar.
İletişim
araçlarının hayal edilemeyecek kadar geliştiği bu zamanda iletişim, konuşma ve
özellikle “dinleme” becerilerimizin bu kadar körleştiği bir başka zaman da hatırlamıyorum.
Korkarım böyle giderse “körler sağırlar birbirini ağırlar” özdeyişini daha çok
sık duyar olacağız...
Oysa dinlemek o kadar basit, anlamlı, zararsız ve o kadar da insanı insan yapan önemli bir insanlık kıstasıdır...
www.icerikfabrikasi.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder