MAURITIUS


"Yedi renkli dünya" Mauritius


MAURİTİUS Mauritius yıllarca hayallerimi süsleyen bir adaydı. Uçaktan indiğimde çok şaşırdım. Nereye geldiğimi söylemeden beni bu adaya getirseler ve nerede olduğumu tahmin etmemi isteseler Hindistan derdim.

Etraf nüfusun %70’ini oluşturan Hint kökenli insanlarla dolu.

 Seyşeller’e kıyasla daha fakir bir ada burası. Jetset’in tatil merkezi olduğunu düşünüp adadan fazlasını beklemeyin. Birçok yerde sefaletle burun buruna geleceksiniz. Adada çok farklı din ve kültürden insan bir arada yaşıyor.
Tapınaklar, kiliseler ve camiler birbirine bitişik vaziyette. Oteller ise apayrı bir dünya; lüks, ihtişam ve doğanın bir arada olduğu. Moris Adası diye Türkçeye çevirebileceğimiz Mauritius, Hint Okyanusu’nda toplam 2.040 kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahip adalardan oluşan bir ülke.
Çok uzun yıllar insan ayağı basmamış adaya, ilk ziyaretçilerinin orta çağda gelen Araplar olduğu sanılıyor. 16. yüzyılın başından itibaren ada hareketlenmeye başlamış.
Önce Portekizliler bir uğramış ama nedense pek ilgi duymamışlar bu adalar grubuna. Aynı yüzyılın sonunda gelen Hollandalılar prensleri Maurice Van Nassau’nun adını vermişler adaya ama yerleşmeye başlamaları bir sonraki yüzyılın ortalarını bulmuş.
1710 senesinde adayı terk eden Hollandalıların yerine Fransızlar gelmiş, onlar da 18. yüzyıla damgalarını vurmuşlar. 19. yüzyılın başında bir kez daha el değiştirmiş ada ve İngilizlerin yönetimi altına girmiş. Köleliğin kaldırılması ve dışarıdan işçi getirtilmesiyle birlikte Hint kültürüyle tanışmış. İlk seçimin 1959 yılında yapıldığı, 1968’de bağımsızlığın ilan edildiği Mauritius, 1992’de adının önüne “Cumhuriyet” sıfatını eklemiş. Resmi dil İngilizce ama kulağınıza Fransızca da sık geliyor, her iki dil ülkede yaygın şekilde kullanılıyor, tanımadık kelimeler ise Creole diline ait.
Zaman zaman karşılaşacağınız Asya dillerini de eklediğinizde geniş bir lisan yelpazesi bekliyor sizi. Adaya tatile giderseniz ilgi alanınıza bağlı olarak bir ya da iki günde bütün önemli yerleri görebilirsiniz. Başkent Port Louis 17. yüzyılda şehri kuran Fransızlar buraya krallarının adını vermişler.

Bir liman şehri olmanın tüm avantajlarından faydalanmış Port Louis.


Sömürge döneminden kalan yapıları göreceğiniz bir yürüyüşle başlayın gezmeye. Öyle modern bir yer beklemeyin. Etrafa karmaşa ve kalabalık hakim.

Limanda ise bir AVM ve bol sayıda restoran var. Alışveriş yapmak için en tercih edilen yerlerden biri Grand Bay ama fiyatlar biraz yüksek.

Daha makul fiyatlarla daha yerel bir ortamda alışveriş yapmak istiyorsanız Quatre Borne tam size göre. Geleneksel el işleri, kıyafet, çay, kahve en çok ilgi görenler.

Moka Dağları harika bir manzara sunuyor, tırmandığınıza değecek. Volunteer Beach’de denize girmeden şehri gezmiş sayılmayacağınız da aklınızda bulunsun.

Ile aux Cerfs Anlamı “Geyik Adası” ama siz adada boşuna geyik aramayın, artık yoklar. Mauritius’un doğusundaki bu küçücük ada ziyaretçilerine bir cennet vaad ediyor. Kumsalları, su sporları, golf olanağı ve restoranları ile Ile aux Cerfs son yıllarda ülkenin en önemli turistik merkezlerinden biri haline gelmiş. Ada Four Seasons Hotel’e de çok yakın ve otelden ücretsiz servis var.
Chamarel Şelaleleri Son yıllarda biraz ticarileştiği ve özgünlüğünü kaybettiği yönünde eleştiriler alsa da “görülmesi gereken yerler” listenizde olmalı.

Burada iki farklı güzellikle buluşma imkanınız var. Biri 83 metre yükseklikten dökülen ve iki nehrin meydana getirdiği şelaleler, diğeri ise “Yedi renkli dünya” adı verilen ve sağanak yağmurlar ya da iklim koşullarına rağmen değişmeyen renkleriyle büyüleyen bir volkanik oluşum.

Pamplemousse Bahçesi Dünyanın en eski bahçeleri sıralamasında 3. sırada olan bahçe 18. yüzyıla ait. Resmi adı hayli uzun Sir Seewoosagur Ramgoolam Botanik Bahçesi.

Bilinen adı olan PamPlemousse’u ise ülkeye Hollandalılar tarafından getirildiği düşünülen bir greyfurt çeşidinden almış.

Ülkenin başkenti Port Louis’in yanıbaşında. Sadece dev nilüferlerin çizdiği tabloyu görmek için bile gitmeye değer. Dünya liderlerinin pek çok ağaç diktiği bahçe gerçek doğaseverler için bir huzur ve güzellik kaynağı. Grand Bassin Gölü Deniz seviyesinden yaklaşık 550 metre yükseklikteki bu krater gölünün bir adı da Ganga Talao.

İnanışa göre göl, Tanrı Shiva ve karısının Parvati Ganj Nehri’nin suyunu ellerinde taşırken yere akan damlalardan oluşmuş. Bu yüzden hem Tanrı Shiva hem de diğer Hint tanrılarına adanan bir tapınağın olduğu göl Hintlilerce kutsal sayılıyor. Hacı olmak isteyenler göle kadar çıplak ayakla yürüyerek geliyor. Tapınağın kapısında sizi karşılayan 30 metrelik heykel bir Hint tanrısına ait ve ülkedeki en büyük heykel olarak biliniyor.


Ile aux Aigrettes Bu küçük ada doğa etkinliklerini tatil programlarına katmak isteyenlere göre.

Bir zamanlar Dodo’ya ev sahipliği yapan ada hem bitki örtüsü hem de hayvan çeşitliliği bakımından fotoğraf meraklıları için de zengin bir kaynak. Mahebourg Körfezi’ndan kısa bir deniz yolculuğu ile ulaşabilirsiniz.

Sürpriz bir şekilde dev bir kaplumbağa ile karşılaşınca elinde olmadan irkiliyor insan ama merak etmeyin kaplumbağalar dost canlısı. Adanın bir diğer sürprizi ise yeryüzünün son abanoz ormanlarından birine sahip olması.

Fransız döneminden kalan kireç ocağı, Koralin Mağarası ve II. Dünya Savaşı’ndan bir top da ilgi çekenler arasında. Rahat ayakkabı, şapka ve gözlüğün yanı sıra sivrisineklerden korunmak için kreminizi de getirmeyi unutmayın.
Mauritius Akvaryumu 200’den fazla balık türüne, aralarında mercan ve süngerlerin de bulunduğu değişik deniz canlılarına ev sahipliği yapan akvaryuma gidip de büyülenmeyen görülmemiş şimdiye kadar (www.mauritiusaquarium.com). U

lusal Tarih Müzesi Port Louis’deyseniz Dodo’nun gerçek iskeletinin de olduğu müzeyi ziyaret listenize alabilirsiniz. Mahebourg’da Fransızlardan kalma muhteşem bir 19. yüzyıl binasında hizmet veren müze, ülkenin en eski müzesi ve dört galeriden oluşuyor (www.mauritius.com). Müzeseverler için önerilebilecek bir mekan daha var, dünyada çok az yerde karşınıza çıkabilecek türden bir pul müzesi olan Blue Penny Müzesi (www.bluepennymuseum.com).

Mauritius mutfağı Bu kadar farklı kültür bir araya gelince ilginç bir mutfağın ortaya çıkması da kaçınılmaz olmuş. Uzun yıllar yönetimde olan Fransızlar, köleliğin ortadan kalkması ile adaya çalışmaya gelen Hintliler, aynı amaçla 19. yüzyılda ülkeye ayak basan Çinliler kendi damak zevkleri, baharatları ve yeme alışkanlıklarını da getirmişler. Bir de sürpriz bekliyor sizi, bizim hiç de yabancı olmadığımız biryan pilavının değişik bir versiyonu.

Müslüman halkın sayesinde adanın hemen her yerinde gözde yemekler listesine girmeyi başarmış. Değişik tatlar denemek isteyenler ve deniz ürünlerini sevenler için acılı istakoz olan camaron doğru bir seçim olabilir. Hint hamur işleri ve şekerlemeler de özgün tatlar arasında.
 Dodo Milyonlarca yıl önce adaya yerleşen bir tür güvercin Dodo ve aslına bakarsanız adanın da gerçek yerlisi. Uçma yeteneği yokmuş Dodo’nun. Ağaçlardan düşen meyvelerle beslenen hayvan, insanlarla ilk kez 16. yüzyılda Portekizlilerin adaya gelmesiyle tanışmış. Bundan zararlı çıktığı kesin çünkü 20 – 25 kilogramlık ağırlıkları ile insanların severek tükettikleri et haline gelince o zamana kadar barış içinde ve mutlu yaşayan Dodoların nüfusu yavaş yavaş azalmaya başlamış.

En son 17. yüzyılın başlarında görülen bu kuş günümüzde nesli tükenen hayvanlar listesinde. Neye benzediğini merak ediyorsanız temsili resimleri ile yetinmek zorundasınız. Pratik Bilgiler Türkiye’den 1 saat ileride Mauritius. Para birimi Mauritius Rupisi (1 MUR=0,32 USD ya da 1 USD = 31 MUR). Güvenli sayılabilecek bir ülkedesiniz ama risk almamak adına taksi için otelinizden yardım isteyin. Yolculuğunuz 30 günden kısa sürecekse vize almanıza gerek yok ama daha fazlaysa en az 6 ay geçerli pasaportunuz olmalı. Mauritius’ta Türk büyükelçiliği yok, herhangi bir sorunuz olursa Güney Afrika’da bulunan T.C. Pretoria Büyükelçiliği yetkili (Tel : 27 12 342 60 53).
Benim gibi bir adada üç, dört gün yeterli diye düşünenlerdenseniz, Air Seychelles ile 2,5 saat mesafedeki Seyşeller’e gidin. Mauritius’a Dubai aktarmalı gidebilirsiniz. Dubai İstanbul’dan 4 saat, Mauritius ise Dubai’den 6,5 saat uzaklıkta.
Oteller Mauritius’ta, Four Seasons Hotel’de (www.fourseasons.com) kaldım ama bütün büyük otelleri gezdim. Four Seasons çok geniş bir alana yayılmış 90 villadan oluşuyor. İçinde golf sahası da var. Sıra dışı bir mimariye sahip tesiste farklı menülerin olduğu üç restoran bulunuyor. Le Touessrok (www.letouessrokresort.com) yemyeşil bahçelerin içinde yer alan, güzel bir plaja sahip bir tesis.

İnternet sitesine baktığınızda çok çarpıcı, kendisi ise bana göre hayal kırıklığı. Otel eskimiş ve yorulmuş, elden geçmesi gerekiyor. The Oberoi Mauritius (www.oberoihotels.com) şık bir işletme. Yeşili bol, plajları, mimarisi, villaları çok güzel. Resepsiyondaki gölet ve ona dökülen şelale etkileyici. Four Seasons’dan sonraki ikinci favorim Oberoi. Hilton Mauritius Resort & Spa (www.hilton.com) ile Sands Resort & Spa (www.sands.mu) diğer seçenekler arasında. Restoranlar

Adaya gittiğinizde kaldığınız otellerin restoranlarına mahkumsunuz! Mesafeler çok yakın değil, araba kiralamanız lazım, zaten etrafta da çok güzel restoranlar yok. Dışarıda yemek için aşağıdaki restoranları deneyebilirsiniz. Barlen’s: Asya ve Avrupa mutfağı (Tel: 230 402 7400). Bayside Lodge Restaurant: Asya, Avrupa ve Mauritius mutfağı (Tel: 230 263 1192). Amigo Restaurant: Creole mutfağının yanı sıra Avrupa ve Mauritius mutfağından da örnekler ile salata, sandviç gibi hafif seçenekler de var (Tel: 230 262 8418).

Saffet Emre Tonguç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder