Bisiklet
merakı hep var,
mümkün olduğunca seyahatlerimde bisiklet ile gezmeyi çok
seviyorum, eh kendimi de tecrübeli kabul ediyorum,
güney Hollanda’yı tam bir
hafta bisiklet ile dolaşmışım,
Fransa’da şarap bölgesini bisikletle gezmişim,
düzenli spinning de yapıyorum, bir bisiklet seyahati neden olmasın diyerek,
benim bu konuda oldukça iddialı Zeynep arkadaşımın peşine takılıp Costa
Brava’da, Barcelona’ya bir buçuk saat mesafede, Girona yakınlarında, Giverola
Otel’e bisiklet kampına geliyorum.
Yola çıkmadan iki hafta önce Zeynep arıyor,
kıyafet ve klipsli pedal kullanımı konusunda beni uyarıyor. O zaman bir şeylerin
ters gittiğini anlıyorum.
Ben hep normal kıyafet ile bindim bisiklete , nasıl
özel yani... Klipsli pedal da ne demek! Arkadaşım ‘gel ben de bir dene’ diyor.
Denediğimin ikinci dakikası ayaklarımı pedallardan kurtaramayarak külçe gibi
düşüyorum. Korku diz boyu ama bir kere yola çıkmışız, dönüş yok.... Grubumuz 13
kişi, 11i erkek, kimi milli bisikletci, kimi triatlet, hatta aralarında bu
sporun en uzun ve zorlu dalı olan Demir Adam (ironman) yarışlarında koşanlar
var. Yıllardır onlara katılan hemcinsim Zeynep’e bu yıl da ben ekleniyorum.
İkinci şoku da İspanya’ya gelip kendimi sadece
Almanca konuşulan bir ortamda bularak geçiriyorum. Hayalim bir seneden fazladır
öğrenmeye çalıştığım İspanyolcamı kullanmak idi, ama hocalar da, ziyaretçiler
de çoğunluk İsviçreli. Ağır Alman aksanlı İngilizce dinliyorum bol bol.
( www.bikeholiday.ch ) adlı şirketin işlettiği bir bisiklet kampı. Otelde
yüzlerce bisikletci var, farklı tecrübe düzeylerine göre gruplara ayrılıyor ve
sabah 9-9buçuk gibi herkes kendi grubu ile yollara çıkıyor. Gruplar için gün
gün hazırlanmış farklı parkurlar var, ama akşam yine aynı noktaya dönülüyor.
Sabah yola çıkmadan önce herkes öğlen yiyeceğini ve diğer ihtiyaçlarını
üzerinde ismi olan çantalara koyup arabalara veriyor, öğleye kadar hiç durmadan
bisiklet sürüyor. Arabalar öğlen mola verilecek yerde sizi bekliyor, piknik
şeklinde yemekler yeniyor, genelde öğleden sonra üç ‘de otele geri dönülmüş
oluyor. Dinlenmek için havuz, deniz, kapalı sıcak havuz, sauna, hatta masaj
alternatifleri var. Akşam yemekleri ve sabah kahvaltısı açık büfe ve oldukça
zengin. Bizim grup bu otele 6 senedir geliyor, en önemli nedenlerden biri de
zengin mutfağı.
Akşam sofrada şaşırıp kalıyorum, Demir
Adamların muhabbeti kadın sohbetlerinden çok uzak değil . İlk akşam kuaför ve
bacak muhabbeti, sonrasında da pilav mı yemek daha doğru makarna mı? Gluten
almalı mı almamalı mı? üzerine tartışma. Tabii Lambada ile başlayan geyik
muhabbetlerine artık burada girmiyorum,
Her hafta
bir uzun etap yapılıyor , 4.gün bizim uzun etap Bruniola Klisesine gidip
dönmek. 4buçuk saatte tam 102 km ve 1.600 m toplam çıkış yapıyoruz. Kendimle
çok gurur duyuyorum derken demir adamlar St Hillary ve Coll Formic
tırmanışlarının da bulunduğu 203km ve 2.700 metre toplam çıkışı olan ve 7.5
saat süren bir etabı tamamlıyorlar. Yani benim 102 km hava civa.
Son gün St Grau’ya, 70km gideceğiz diyorlar,
102km den sonra burun kıvırıyorum, ama daha yola çıkar çıkmaz durumu anlıyorum.
Tam 11km ve 1saat 15 dakika hiç durmadan tırmanıyoruz. Artık gerçek bisiklet
sporu neymiş gayet iyi biliyorum. Öğleye kadar parkuru tamamlıyoruz ve Tossa De
Mar’da meydanda Restoran Rem Vell’de yine harika bir ziyafetle seyahatimize
lezzetli bir nokta koyuyoruz. (kişi başı 40 euro civarı şarap dahil)
Döndükten sonra artık yaptığım spor yetmiyor,
beraber gittiğim deli arkadaşlarıma yetişemem ama seneye de bu kampı tekrar
yapacağımı gibi hissediyorum. Demir adamları sorarsanız günde 6 saat bisiklet,
1-1.30 saat koşu, ardından yüzme atremanlarını tamamlamak üzere havuzun yolunu
tutuyorlar. Temmuz ayında Isviçre, Almanya ve Kanada’da yapılacak ‘Ironman’
yarışmalarına hazırlanmaya devam ediyorlar.
Tijen Mergen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder