“Physics of
the Impossible” (2008) ve “Physics of the Future” kitaplarının yazarı ünlü
fizikçi ve fütürist Dr. Michio Kaku 2020 sonrası dünyayı tasvir ediyor...City
University of New York profesörü Dr. Michio Kaku’nun geleceğin dünyasıyla
ilgili anlattıkları, hem hayatımızın hem de iş dünyasının nasıl
şekilleneceğiyle ilgili çarpıcı ipuçları veriyor.
Teorik fizik
profesörü olan Kaku, öyle sıradan biri değil. Harvard fizik bölümünü
birincilikle bitirmiş ve kendine Einstein’ı örnek alarak onun çalıştığı
konularda çalışmış. Şimdilerde kuantumcu, fütürist ve popüler bilimci olarak
tanınıyor. Kuantum alanında “Sicim alanı kuramı” ve “süpersicim kuramı” olarak
anılan iki önemli teorinin de sahibi. Dünyanın en zeki bilim insanları arasında
gösterilen Kaku’nun popüler olmasının nedeni, pek çok radyo ve TV programına
katılması, belgesellere konuk olması, makaleler yazması ve New York Times en
çok satanlar listesine giren “Physics of the Impossible” (2008) ve “Physics of
the Future” (2011) adlı iki kitap... 2014’te ise “The Future of the Mind” adlı
kitabını çıkarttı.
Geleceğin teknolojileri ve iş
modelleri
Peki,
geleceğin teknolojileri hangi teknolojiler? Elbette bilgisayar ve iletişim
teknolojileri zaten elde var bir... Diğerlerini ise biyoteknoloji, yapay zeka,
nanoteknoloji ve kuantum çağı olarak sayıyor Kaku. Bu aşamadan sonra, tıpkı
müzik ve eğlence endüstrisi gibi tüm sektörlerin tek tek dijitalleşeceğini
anlatıyor.
Peki, her
sektörün “dijitalleşmesi” nasıl mümkün olacak? Yani müzik endüstrisinin,
sinemanın, medyanın yaşadığı dijitalleşme süreci örneğin, ulaşım, eğitim, tıp,
turizm gibi alanlara nasıl uyarlanacak?
Michio Kaku,
bizim de tahminlerimiz doğrultusunda kapitalizmin yeni bir büyüme dalgasına
gireceği tarih olan 2020 sonrasında, dünyaya milyarlarca çipin yayılacağını, bu
çiplerin yaşam biçimimizi bir daha geri dönülemeyecek şekilde değiştireceğini
düşünüyor. Bu döneme de “silikon ertesi çağ” veya “kuantum bazlı bilgisayar
çağı” adını veriyor. Kaku’ya göre bilgisayar ve internet 2020 sonrasında hem
her yerde, hem de hiçbir yerde olacak.
Halihazırda
“Google glass” örneğinde gördüğümüz internet gözlükleri sayesinde “Augmented
reality” yani “Artırılmış/zenginleştirilmiş gerçeklik” uygulamaları hayatımızın
bir parçası haline gelecek. “Gerçekliğin üzerine sınırsız sanal bilgi
bindirilmesi” olarak tarif edebileceğimiz sanal gerçeklik uygulamaları yalnızca
internet gözlükleriyle sınırlı kalmayacak. Bilgisayar o denli küçülecek ve
esnek hale gelecek ki, gözlük takmak istemeyenler aynı olanağa dijital kontakt
lenslerle erişecek. Peki, bu gözlükler ve lensler ne yapacak veya bunlarla ne
yapılacak?
Her şeyden
önce internet artık gözlüklerimizde ve lenslerimizde olacak. Görüntü tanıma
teknolojisi sayesinde gözlüklerimiz yüzleri tanıyacak, tanıdığı yüzlerin kimlik
bilgisini, Facebook veya Linkedin hesaplarından alıp gözümüzün önüne
getirebilecek. Yurtdışında isek veya bir yabancıyla konuşuyorsak, dinliyorsak
konuşma kendi dilimizde altyazı olarak gözümüzün önünden geçecek. Michio Kaku,
ses çözümleme ve anında çeviri yazılımlarıyla Çince’den İngilizce’ye artık
mükemmel çeviriler yapılabildiğini söylüyor. Kaku’nun öngörüleri yanında aynı
teknolojinin kullanıcılara sesli olarak da ulaşacağını düşünüyorum. Yani tıpkı
sesli simultane çeviri uygulamaları gibi bir takım artırılmış gerçeklik
uygulamalarının sesli olarak kullanımı da yaygınlaşacaktır.
Gözlük ve
lensler aynı zamanda dosya görüntülemek, dosya düzenlemek, ürün ve fiyat arama
gibi işlerde de kullanılacak. Yani alışverişe çıktığımızda, karşılaştırmalı
fiyatlar ve karşılaştırılmış ürün özellikleri hep gözümüzün önünde olacak. Yani
kısacası bu teknoloji sayesinde, her birimiz gözünün önünden sürekli bir takım
bilgiler geçen birer terminatör gibi olacağız. İnsanların işlerini, hobilerini,
ilişki durumlarını anında öğrenirken, yolda bizi bekleyen tehlikeleri,
çevremizdeki arkadaşları, hatta nesnelerin arkasını görebileceğiz.
Görüntüleme
teknolojisindeki bir diğer değişim de her yeri birer akıllı iletişim mecrası
haline getirecek olan esnek ekranlar olacak. Esnek ekranlı cep telefonları,
kağıt kadar ince ve ucuz bilgisayarlar hayatımızın bir parçası haline gelecek.
Bu sayede duvar kağıtlarımız ihtiyacımız olduğunda bizle konuşacak. Ne mi
konuşacak? Bedeninizdeki verileri anında alabilecek robo-doktorlar sağlık
durumunuzu izleyecekler ve örneğin duvar kağıdınızdan sizle konuşup
sağlığınızla ilgili tavsiyelerde bulunacaklar.
Michio Kaku,
bu uygulamaların sağlık harcamalarında ciddi bir düşüş sağlayabileceğini
söylüyor. Görüntüleme teknolojisinin neredeyse nano boyutlara inmesi, sağlık alanında da önemli gelişmelere neden olacak. Küçük hap kameralar sayesinde bugün oldukça zahmetli olan birçok işlem son derece kolaylaşacak. Akılı tuvaletler ve akıllı DNA cipleri sizi sürekli DNA taramasından geçirerek, kanser gibi hastalıkların oluşmasından on yıl önce sizi uyaracak.
Buna benzer şekilde, istediğiniz özel öğretmenler, sanal eğlence, üç
boyutlu oyunlar ve şu anda tahmin edemediğimiz birçok uygulama, evinizin ve
ofisinizin duvarlarında olacak. Bilgisayar ve ekranların kağıt kadar incelip
ucuzlaması, hayatımıza kağıt gibi kullanılıp atılabilen bilgisayarları sokacak.
Peki, bütün
bu gelişmeler karşısında girişimcilerin ne yapması gerekiyor? Michio Kaku,
değişime direnmeme ve değişimden faydalanma çağrısı yapıyor. Rekabetin
artacağı, müşterinin daha fazla bilgi ve veri işleme olanağının olduğu, yani
bugünkünden daha fazla kral olduğu günler bizi bekliyor. Bu ortamda hayatta
kalabilmek için de markaya ve konumlamaya daha fazla odaklanmak gerekiyor.
Bunun yanında pazarlamanın da veri madenciliğine ve büyük veri işlemeye de
önemli bir kaynak ayırması gerekiyor.
Güventürk Görgülü
www.icerikfabrikasi.com